Saldırganlık; bireyin fiziksel ve psikolojik olarak kendisine, çevresindeki kişilere veya nesnelere zarar verme, onları incitme amacı taşıyan bir dizi davranışlar sergilemesidir.
Saldırganlık fiziksel, sözlü, psikolojik, olmak üzere bir dizi yolla meydana gelebilir.
SALDIRGANLIK KURAMLARI
Saldırganlık eğilimini daha iyi açıklamak için çeşitli teoriler geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kabul görenler şöyledir;
1) İÇGÜDÜSEL YAKLAŞIM
Saldırganlıkla ilgili “içgüdüsel kuram”ı savunan en meşhur psikologlardan Freud ve Lorenz’dır. Ancak saldırganlığın fonksiyonelliği konusunda tamamen zıt fikirlere sahiptirler. Şöyle ki: Lorenz’e göre saldırganlık güdüsü hayata hizmet ederken; Freud, saldırganlık içgüdüsünün ölümün hizmetinde olduğunu ileri sürmüştür.
Freud’a göre, saldırgan davranışların nedeni bilinçaltına itilen ölüm içgüdüleridir. İnsanlarda görülen saldırgan davranışlar, bastırılan ölüm içgüdülerinin dış dünyaya yöneltilerek tatmin edilmesinin bir sonucudur.
Lorenz’e göre, insanlarda görülen saldırgan davranışların hemen hemen hepsi saldırganlık içgüdüsünün yarattığı enerjinin boşalmasıdır. Modern toplumlarda saldırganlık içgüdüleri bastırıldığı için, bu içgüdülerin yarattığı enerji rekabet, başarı arzusu, saldırgan politik fikirlerle boşaltılmaktadır.
2) KATARSİS KURAMI (BOŞALMA)
Saldırganlık duygularının boşalımına katarsis (boşalma) denmektedir.
Saldırganlık dürtülerinin saldırganlığın açığa vurulması ya da boşaltılması ile azaltılabileceği görüşüdür. Örneğin; birçok psikoterapist hastalarının anlatamadıkları duygularını anlatmaları için onlara cesaret vermekte ve böylece onların duygusal coşkuları serbest kalarak rahatlamaların neden olmaktadır. Eğer insan saldırgan duygular içerisinde ise bu duygularını saldırgan davranışta bulunarak boşaltabiliyorsa, saldırgan davranışta bulunma eğilimi azalacaktır.
Katarsis teorisine göre 2 tür katarsis yaşanır.
- Duygusal Katarsis: Uyarılmışlık ve öfkede bir azalma olmasıdır.
- Davranışsal Katarsis: Saldırgan olmaya karşı azalan eğilim yaşanmasıdır. (Keskin, 1998).
Saldırganlığın katarsis ile ilgili 3 sonucu bulunmaktadır.
- Kızgın kişilerin fizyolojik rahatlaması saldırgan davranışlar ile azalırken, gevşeme saldırgan olmayan eylem ile ortaya çıkabilir.
- Saldırgan duygular ile yüklü bir bireyin gerçekleştirmek istediği saldırgan davranış, başka bir birey tarafından gerçekleştirilirse saldırganlıkta azalma olur.
- Saldırgan eylemleri izlemek, kızgın kişilerde saldırganlığı artırır.
3) ENGELLEME – SALDIRGANLIK MODELİ
Saldırganlığı içgüdü kuramından farklı bir biçimde açıklayan engelleme-saldırganlık modelinde, saldırganlık bir dürtü olarak görülmüştür. Bir içgüdünün tersine, dürtü her zaman varolan, sürekli artan bir enerji kaynağı değildir.
Bu enerji modeline göre, kişi saldırgan davranmaya güdülenir, ancak bu güdülenme doğuştan faktörlerle değil, engellenmenin yarattığı bir dürtüden kaynaklanır. Engelleme, kişinin amaca yönelik davranışının dışsal olarak bloke edilmesi demektir. Engellenme, bireyin dış çevre-sinden gelebileceği gibi, iç dünyasında yaşadığı çatışmalar sonucu da meydana gelebilir Engellenmenin dozu veya amacı gerçekleştirme isteğinin gücü, saldırganlık eğiliminin gücünü de belirlerken, sonuçta karşılaşılacak olan cezanın büyüklüğü, doğrudan saldırganlığı azaltmaktadır.
Engellenme hangi koşullarda saldırgan davranışa yol açar?
Engellenme keyfi olarak yapılmışsa saldırganlık artar. Eğer engellenme kişi için beklendik bir olaysa, pek fazla saldırgan davranış göstermez. Engellenme kişinin beklemediği bir durumsa daha fazla saldırganlık gösterilir. Genellikle kişiler karşılık göreceklerini hissederlerse daha az saldırgan davranış gösterirler. Bir engellenme söz konusu olduğu zaman ortamda saldırganlığı hatırlatacak bir ipucu ( bıçak, tabanca, vb.) olduğunda bireylerin saldırgan davranış gösterme olasılıkları artar.
4) SOSYAL ÖĞRENME KURAMI
En kabul gören saldırganlık kuramlarından biriside; Albert Bandura’nın öncülüğünü ettiği sosyal öğrenme yaklaşımıdır.
Sosyal öğrenme kuramcılarına göre, saldırganlık diğer tüm davranışlarımız gibi, öğrenme yoluyla sonradan kazanılmıştır. Bu öğrenme yaşantısı temelde iki mekanizmayla gerçekleşir. 1) Pekiştirme -Anne-baba çocuğunun saldırgan davranışlarla istediğini elde etmesine izin verir. – Anne-baba çocuğunun saldırgan davranışlarını onaylayarak, överek pekiştirebilirler.
2) Taklit Saldırgan davranışların öğrenilmesini sağlayan ikinci mekanizma modellerin gözlenmesidir. Çocuğun modeli sevmesi veya sevmemesi gibi etkenler saldırganlığın derecesini etkiler.
SALDIRGANLIK KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?
Toplumun saldırganlığı nasıl kontrol edebileceği sorusuna hiç kimse kesin bir cevap verememektedir. Ancak, toplumda saldırganlığın kontrol edilebilmesiyle ilgili olarak bazı önerilerin faydası olacağı düşünülmektedir.
- Çocuk yetiştirme pratiklerini ve sosyalleşme pratiklerini değiştirmek gerekmektedir. Eğer çocuklar kişiler arası çatışma durumunu yapıcı ve şiddete başvurmadan çözmeyi öğrenebilirlerse saldırgan senaryoları kullanma olasılıkları daha düşük olacaktır.
- Saldırgan davranışların ödüllendirilmemesi zamanla çocuğun şiddete daha az başvurmasına yol açacaktır. Diğer yandan olumlu davranışlarla ilgili pekiştireç verilmesi ve saldırgan davranışlara fazla dikkat yöneltilmemesi saldırgan davranışları azaltmaktadır (Sosyal Öğrenme Yaklaşımı).
- Ebeveynler saldırganlığı teşvik eden ipuçlarını azaltmalı ve saldırgan olmayan modellerin gösterilmesini sağlamalı ve model olmalıdır.
- Engellenmenin ortadan kaldırılması ve engellenme yaşayan kişilerin ufak tefek saldırgan davranışlar göstermesine izin verilmesi yolu ile saldırganlık ortadan kaldırılabilir (Engellenme-Saldırganlık Kuramı).
- Saldırganlık dürtülerinin, saldırganlığın açığa vurulması ya da boşaltılması yoluyla azaltılabileceği öne sürülmektedir. Freud bu sürece saldırganlık duygularının boşalımı (catharsis) adını vermiştir (İçgüdü Yaklaşımı ). Modern toplumlarda saldırganlık içgüdüleri bastırıldığı için, bu içgüdülerin yarattığı yıkıcı enerji, rekabet, başarı arzusu, saldırgan politik fikirler, sert ve saldırgan spor karşılaşmaları vb. faaliyetlerle boşaltılmalıdır. Kısaca saldırganlık daha yararlı ve olumlu hedeflere yöneltilmeli, yıkıcı ve zararlı olmayan şekillerde saldırganlık gösterebilme fırsatı verilmelidir.
- Sosyal ve ekonomik adaletsizliklerin ve haksızlıkların önlenmesi saldırgan davranışın önlenmesinde temel noktadır. Çok zengin olan ile çok fakir olan arasındaki eşitsizlik toplumun bir özelliği olduğu zaman, toplumun büyük bir kesimi kendi durumunu umutsuz olarak gördüğü zaman ve kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşündüğü zaman adaleti sağlamanın yolu olarak şiddet gösterilebilmektedir.
- Silahların erişilebilirliğini azaltmak,
- Saldırganlık tepkisi gösteren kişilerin yapıcı aktivitelerde bulunmaya yönlendirilmeleri,
- Cezalandırılma korkusu ya da öç alınması olasılığının saldırgan davranışı bastıracağı düşünülmektedir. Ancak bazı durumlarda bu ters etki yaratmakta ve saldırganlığı arttırmaktadır. Bu yüzden cezanın tek başına saldırganlığı kontrol edebileceğini düşünmek yanlıştır.